Exnihiloest yazdı:Frédéric Lenoir, psikanaliz versiyonundaki psikoloji gibi, büyülü düşünce şarlatanlarının olağan temalarını işliyor. Geri dönmeden ve Göring için çalışmadan önce kendisi şarlatan Freud'a hevesli olan bir Jung hayranı için başka türlü nasıl olabilirdi, çünkü tüm bu "maneviyat" hareketi, kendi varoluşsal sorunlarını çözmeyi uman, herhangi bir şeye tutunan dengesiz insanlardan yapılmıştır. problemler, sonra hayal kırıklığına uğrar, problemin onlarda olduğunu asla fark etmeden yoluna devam eder. Klasik filozoflara, sonra Tibetli Budistlere danıştıklarını, sonra Hıristiyan tezlerine, ekolojizme veya psikiyatriye döndüklerini görüyoruz...
Hayvan davası için haçlı savaşlarına başlarlar, aşıya karşı, Hıristiyanlığın sanrısal teorileri için... ama iyi yaşamak zorundasın, bu yüzden medya gibi eserlerde mutluluk, esenlik ve maneviyat temalarını demagojik ama elbette bilimsel değil.
Onu felsefenin bir gaspçısı olarak görüyorum. Bir filozofa layık tutarlı bir düşünce yoktur. En iyi ihtimalle, yayınları Harlequin psikoloji koleksiyonunun bir parçası olabilir.
Cevap vermedin:
sante-kirlilik-önleme / frederic-lenoir-t16880-20.html # p449688
Aksi takdirde maneviyat, yaşayan ıstıraptan memnun olmayan, hayatın anlamsızlığından memnun olmayan (sonunda ölüm nedeniyle) ve kendilerine başka bir şey olması gerektiğini söyleyen insanlara hitap eder.
Başka bir şey daha var ama bunlar bu 2 varoluşsal soruna tatmin edici cevaplar değil.
Zorluk, benim durumumda hâlâ, hayattayken psikolojik olarak ölmenin açık olduğu, hiçbir şey olmanın basit gerçekliğini * kabul etmektir.
Maneviyatın geri kalanı tahta bir bacağa sarılır, daha iyi atlamak için geri çekilir, ancak içinden geçmek, sonra reddetmek gerekir.
* Gerçeklik dediğimde kadere tabi sıradan insanların gerçeği değil, bir hiç olma gerçeğidir (kafasında, belli ki fiziksel olarak değil...)
Hepimiz burada olduğumuz için, kendilerini ifade edenler için, ego çok mevcut, hepimiz uyanmaktan çok uzağız.
Yıllardır benim gibi F. Lenoir de ulaşılacak bir hedefin yokluğunu gerçekten görmeyi kabul etmeden konu etrafında dönüyor.
Akılla anlamak yetmez, yaşamak lazım, zor olan da bu.